Proloterapi (prolotherapy) 1940‘lı yıllarda Amerikalı doktor Dr George S. Hackett tarafından bulunmuş, daha sonra Dr Hackett ve Dr Hemwall tarafından geliştirilip ilerletilmiş bir tedavi yöntemidir. Yaklaşık 50-60 yıldır başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde başarıyla uygulanan ve yaygın olarak kullanılan bir tedavi yöntemidir. Ülkemizdeki geçmişi yaklaşık 7-8 yıldır.
Proliferatif tedavi, rejeneratif enjeksiyon tedavisi veya proliferatif enjeksiyon tedavisi olarak da adlandırılan proloterapi, dejeneratif süreçleri durdurup rejenerasyon sağlayan kronik kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında kullanılan enjeksiyon bazlı bir tedavi türüdür. Tedavi, eklemin bir kısmına, örneğin eklemin iç kısmına veya bir destekleyici tendon veya ligamente, rejenerasyon sağlayıcı bir çözeltinin enjeksiyonunu içerir. Enjekte edilen solüsyon dokuda bir rejenerasyon süreci başlatır. Böylece fonksiyonel olarak zayıflamış ya da işlevini kaybetmiş dokunun kanlanması artar. Enjeksiyonun yapıldığı bölgeye rejeneretif, iyileştirici hücreler gelir ve onarım süreci başlatılır.
Hastaya uzun bir öykü ve muayene sürecinden sonra, tanı konulmaktadır ve sorunlu alana, proliferatif madde enjeksiyonları yapılmaktadır.
Hastalığın ağırlığına, kronikleşmesine, hastanın tamir mekanizmasının yeterliliğine bağlı olmakla birlikte, genellikle uygulamanın üçüncü haftasından sonra klinik düzelme ve semptomların kaybolduğu gözlenmektedir.
Eklem aralığının daraldığı, diz protezi önerilen vakaların radyolojik takiplerinde kıkırdak dokusunun yeniden tamir olduğu ve eklem hareket açısının arttığı, radyolojik düzelme saptandığı bildirilmektedir.
Bilindiği gibi hiçbir yöntemin, tek başına yeterli olmadığı durumlar ve klinik tablolarla her hekim sık sık karşılaşmaktadır.
Refleks tedavileri genellikle dokudaki enformasyon ve fonksiyon bozukluğu aşamasında başarılı olabilirken, eklemde ve organda başlayan dejeneretif değişikliklerde pek başarılı olamamakta veya başarı çok zaman almaktadır.
Ancak Proloterapi morfolojik değişikliklerin olduğu, Artroz, Epikondilit, avaskuler nekroz, gibi kronik ve ağır tablolarda başarılı olmaktadır.